Mamak Cami ve Cemevinin temeli atma töreni, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan, bazı Alevi ve Bektaşi vakıflarının başkanları, milletvekilleri ve vatandaşların katılımıyla gerçekleştirildi.
Bakan Çelik, temel atma töreninde yaptığı konuşmada, birlik, beraberlik, kardeşlik, hoşgörü adına tarihi bir günde, örnek bir projenin temelinin atıldığını belirterek, projenin insanlığa barış ve huzur getirmesini diledi.
Anadolu topraklarının tarih boyunca birlikte yaşamının en güzel örneklerini ortaya koyduğunu ifade eden Bakan Çelik, "Farklılıklar bu topraklarda kardeşçe yaşadı. Acı günler olmadı mı? Oldu. Kardeşliğimiz sınanmadı mı? Sınandı. Ama çok şükür bu nifak tohumları bizi ayrıştıramadı. Her türlü hileye rağmen birliğimizi, bütünlüğümüzü koruduk. Çünkü hepimiz aynı kaynaktan beslenen, aynı inancın mensuplarıyız. Hazreti Muhammed efendimiz, dolayısıyla Hazreti Ali Radiyallahu Anh'ın yolundan gidenler arasında dargınlık olamaz. Mevlana, Yunus, Hacı Bektaş Veli'nin tedrisatından geçenler arasında ayrılık, gayrılık düşünülemez" diye konuştu.
Farklı yorum ve değerlendirmelerin yapılabileceğini, monoton bir şekilde milyonlarca insanın aynı şeyleri düşünmesinin söz konusu olamayacağını dile getiren Çelik, yorumlar farklı olsa da gönüllerin bir olduğunu vurguladı. Mevlana'nın "Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir" sözlerini hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:
"Biz aynı duyguları paylaşıyoruz. Nasıl ki 'Kerbela' denilince hepimizin yüreği sızlıyor, aynı şekilde 'Hazreti Ali, Hazreti Hüseyin' denildiğinde de hepimizin yüreği aynı anda, hep beraber ferahlıyor. Öyle bir milletiz biz. Biz aynı pınardan beslenen fidanlarız. Aynı çınarın dallarıyız ve aynı inancın yollarıyız.
Bu meseleleri çözmek siyaset arenasının işi değildir, gönül işi. Gönülleri birbirimize açmamız gerekiyor. Birbirimizi sevmemiz gerekiyor. Bizim inancımızda inanma, inanmama, Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Budist olma, ateist olma özgürlüğü insana verilmiş. Kim vermiş bunu? Allah vermiş. Bu hak insanın hakkıdır. İster Müslüman ister Hristiyan ister ateist olursun, bu hakkı bize Allah veriyor. 'Sonunda sen hesaba çekileceksin, yolunu seç git. Hesabını sen vereceksin' diyor. Özgür alanı görüyor musunuz? Ne kadar özgür bir alan. Allah'ın vermiş olduğu bu geniş özgür alanı hiçbirimiz daraltmayalım. Bırakınız insanlar dilediği gibi inansın, dilediği gibi özgürce yaşasın, özgürce, kardeşçe yaşasın."
"Cami ve cemevi birbirlerinin rakibi değil"
Fiziki anlamda küçük, bin yıllık kardeşliğin pekiştirilmesi açısından ise büyük bir projenin temelinin atıldığını vurgulayan Çelik, şöyle konuştu:
"İnşallah bu proje bittiğinde diller, gönüller aynı aşka niyaz edecek. Ön yargılar ise bu mekanların duvarlarına toslayıp birbir yok olacak. Ön yargılardan her gün kurtuluyoruz, bu proje biraz daha kurtulmaya vesile olacak, bu inançtayım. Bu temel aynı zamanda 'Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var' diyen Peygamberimizin hadisi ile 'Bir olalım, iri olalım, diri olalım' diye tavsiyede bulunan Hacı Bektaş Veli'nin tavsiyesini yerine getirme projesidir.
Cami ve cemevi birbirlerinin rakibi değil, bunlar birbirlerinin kardeşidir. Bu mekanları şenlendirecek olan gönüllerde hasım değil hısımız biz. Hasımlık yok, hısımız. Ne olursak olalım Aşık Veysel'in dediği gibi bir gün hepimiz 'kara toprak' olacağız. Nesiller bize soracak, 'Bu ülkeye sorumluluklarınız vardı ne bıraktınız' diye. İşte bu amaç, bu sorulara iyi cevap vermek uğruna çalışmalarımızı sürdürmek durumundayız. Biz gelecek nesillere bu projeyle şunu söylüyoruz, 'Ayrışmayı değil kaynaşmayı bırakmak için uğraştık' diyeceğiz. 'Nefreti değil sevgiyi, hor görmeyi değil hoş görmeyi, düşmanlığı değil kardeşliği simgeleyen bir eser bıraktık' diyeceğiz. Bu eserle, inşallah eserler çoğalacak ve bin yıllık hasret bitecek ümidindeyim."
Projeye emeği geçenlere de teşekkür eden Bakan Çelik, "Başta çok değerli Prof. Dr. İzzettin Doğan hocamıza ve bu işin mimarı çok değerli hocamız Fethullah Gülen hocamıza buradan selamlarımızı gönderiyoruz ve her ikisine de çok teşekkür ediyoruz. Kimse ümitsiz olmasın hep beraber, insan olarak, üzerimize düşen sorumluluğun bilincinde olarak birliğimizi, bütünlüğümüzü güçlendirme konusunda çabalarımızı sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz" sözleriyle konuşmasını tamamlandı.
"Oy kaygısıyla yaklaşmak Türkiye'ye yapılacak en büyük haksızlık"
Cem Vakfı Genel Başkanı Doğan da konuşmasına, Fettullah Gülen'in kendisine "Cami ve cemevini aynı bahçede inşa edebilir miyiz" dediğinde "Neden olmasın, olabilir" dediğini, "Eğer aynı bahçede iki çiçeği büyüteceksek bunların arasında sosyal bir fonksiyonu ifa etmek üzere bir de aşevini nasıl karşılarsınız" tavsiyesi üzerine de Gülen'in "Çok uygun olur" cevabını verdiğini, projenin böylece hayata geçtiğini anlatarak başladı.
Anadolu topraklarında yaşayan insanların inançlarından dolayı kavga etmediklerini anımsatan Doğan, Alevi-Sünni bölünmesinin ardından da ne Alevilerin Sünnilere ne de Sünnilerin Alevilere zarar verecek bir çıkışta bulunduğunu dile getirdi.
Devletin hiçbir desteği olmamasına rağmen Türkiye'de 2 bine yakın cemevinin inşa edildiğini söyleyen Doğan, "Siyaset yapanlar, ne yazık ki bu konuya sadece oy kaygılarıyla yaklaşmışlardır ve bazen bu ayrımın devam etmesinden çıkar umanlar da olmuştur. Bu, Türkiye'ye yapılabilecek en büyük haksızlıklardan, günahlardan birisidir" değerlendirmesinde bulundu.
İslamın yerleştiği tüm ülkelerde büyük bir kavga yaşandığını, bu ülkelerin bütün kaynaklarını, doğalgaz ve petrolden elde ettikleri gelirleri, Sünni-Şii çekişmesinde birbirlerini öldürmeye harcadığını anlatan Doğan, şöyle devam etti:
"Suriye olayı bunun dışında değildir. Suriye'de Alevi-Sünni adı altında, bu çatışmanın Türkiye'ye de yansıması hedefleniyor. Biliyorsunuz, diğer ülkelerin tümünde 'Şii-Sünni çatışması' diye anılırken, Suriye'ye geldiğinde, bugün Anadolu'da da yayılmaya çalışan bir takım grupların Alevi-Sünni çatışmasını çıkartmak için büyük çaba sarf ettiklerini biliyoruz. İşte sadece, bugüne kadar, bir tek defa dahi Alevi-Sünni çatışmasının yaşanmadığı bir ülkede, bu temelde barışın devam edebilmesi için mutlaka Aleviliğin kanunların himayesine alınması, cemevlerinin hukuki statüyü kavuşturulması, Alevi yurttaşların Anayasa'da öngörülen eşit vatandaş statüsüne uygun olarak genel bütçeden payını alması gerekmektedir. "
Bu konuların devleti yöneten sorumlularla da konuşulduğunu dile getiren Doğan, "Başta da Sayın Faruk Çelik beyefendi, bir kaç yılını bu işe verdi ve bir noktaya kadar getirebildi. Ama öyle anlaşılıyor ki, kendisini aşan bir güç, henüz bir neticeye varmanın doğru olmadığı kanısına vardı ki, ama bugün tahmin ediyorum, size bir şeyler söyleyecektir ya da söylemesi gerekiyor Sayın Bakanın" diye konuştu.
"Bu proje sadece bir cami ve cemevi projesi değildir" ifadesini kullanan Doğan, aynı avluda aşevinin de bulunacağını, projenin camilerin fonksiyonlarının yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kıldığını söyledi. Camilerin, yalnızca namaz kılınan yerler olmaktan çıkması gerektiğine işaret eden Doğan, "Camiler bundan böyle fakir fukaranın, yoksul insanların ya da beraberce muhabbet içerisinde karnını doyurabilecek insanların da yeri haline dönüştürülmelidir" dedi.
Projenin, kırgınlıkları ortadan kaldırmayı hedef alması gerektiğini kaydeden Doğan, "Eğer tanışıyorsanız, Alevi-Sünni tanışıyorsa, onların arasındaki ilişkileri siyasi oyunlarla bozmak kolay değildir. Belki bu projelerin artması, siyasete de önemli ölçüde seviye kazandıracaktır. İnsanları ikna etmek için onların hayat standartlarını nasıl daha yükseltebileceklerini siyasi partiler düşünmek zorunda kalacaklar, işin kolayına geçip Alevi-Sünni ayrımını yaparak Alevi ya da Sünnilerin duygularını istismar etmek suretiyle kolayca iktidar yolunu açamayacaklardır" değerlendirmesinde bulundu.
"Tevhid kapısı"
Hacı Bektaşi Veli Kültür Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı Başkanı Kemal Kaya da konuşmasında, İslam coğrafyasının bölünmenin ve kutuplaşmanın içinde bulunduğu bir dönemde Anadolu insanları olarak bütünleşmenin fotoğrafının ortaya koyulduğunu belirtti.
Bin yıllık bir problemin çözümü yolunda bir barış ve hayır projesinin hayata geçirildiğini dile getiren Kaya, cami, cemevi ve aşevi projesinin herkesi kucaklayacağını söyledi. "Bu projenin avluya açılan bir tek kapısı var. O kapıdan geçilerek meydana çıkılmakta, cemevi ve camiye girilebilmektedir. Aynı Allah'a, aynı Peygamber'e ve Kur'an'a inanan, Sünni ve Alevi toplumunun mensupları, bu tevhid kapısından geçtikten sonra avluda buluşacaklar, kendilerine hangi kapıyı yakın görüyorlarsa o kapıya yöneleceklerdir" diye konuşan Kaya, aşevi, konferans salonu ve sohbet alanlarının ortak yaşam kültürüne hizmet edeceğini bildirdi.
Konuşmaların ardından Bakan Çelik ve Cem Vakfı Başkanı Doğan ile bazı davetliler beyaz güvercin uçurdular ve butona basarak cami ve cemevinin temeline çimento gönderdiler.
"Biz bu ülkenin temellerini de böyle bilrikte atmıştık" sloganıyla düzenlenen törene, Ankara Vali Yardımcısı Mehmet Ali Ulutaş, AK Parti Ankara Milletvekili Tülay Selamoğlu, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök, CHP Ankara Milletvekili Sinan Aygün, Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, aralarında Alevi Vakıflar Federasyonu Başkanı Doğan Belmek ve Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu'nun da bulunduğu vakıf ve derneklerin başkanları, Alevi dedeleri ile vatandaşlar katıldı.
Kur'an-ı Kerim tilaveti ve gülbang okunarak başlayan törende, kurban kesildi ve yemek dağıtıldı.
3 bin 264 metrekare inşaat alanı üzerinde, Hacı Bektaş Veli Türbesi modifiye edilerek Selçuklu mimarisiyle yapılacak cami, cemevi ve kültür merkezinde, imam ve dede odası, zakir odası, 350 kişilik aşevi, 350 kişilik konferans salonu, cenaze hizmetleri için gasilhane ve morg, kurban tığlama alanı, derslikler, misafir kabul salonları, çay ve sohbet odası bulunacak.
Başkentte aynı avluya yapımı planlanan cami ve cemevi projesini protesto eden grup polisle çatıştı. Taş ve sopa atan gruba biber gazı ve tazyikli su ile müdahale eden polis, 16 kişiyi gözaltına aldı. Olaylar sırasında yaralanan bir polisin sağlık durumunun ağır olduğu bildirildi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Kemal Bülbül, polis müdahalesini protesto etti. Bülbül, gözaltındaki göstericilerin serbest bırakılmasını istedi.
Cami ve cemevi projesini "Asimilasyon projesi" olarak niteleyip alevilerin bu cemevine gitmeyeceğini savunan Bülbül, "Bizim sünni vatandaşlarla bir sorunumuz yok. Biz asimilasyoncu, ırkçı devlete karşıyız. Bizim kendi imkanlarımızla yaptığımız bir cemevi var. Cemevi mütevazi olur. Bu cami ve cemevi yoksulun ekmeğinden çalınarak yapılıyor. Burası ibadethane değil" diye konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.